اَعُوذُ بِاللهِ
مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah’a
mahsustur. Salat ve selam, O’nun sevgili Rasulüne, pak ehli beytine ve kıyamete kadar yolunu sürdürenlerin üzerine olsun.
Ey Rabbimiz! Bizi hakikati inkâr eden kâfirler için bir oyun ve eğlence aracı yapma! Ve günahlarımızı bağışla! Çünkü tek kudret ve hikmet sahibi olan sensin.
Kulluk ve kurtuluş yollarını öğretmek üzere kitaplar ve peygamberler gönderen Rabbimize hamdolsun.. Rabbinden aldığı rabbani dini hem yaşayan hem de bize beyan eden Hatemü’l Enbiya
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sas)’e ve onun âl ve ashabına salat ve selam olsun.
Sözlerimize önce Ramazan kelimesini anlamaya çalışarak başlayalım.
Kelime olarak Ramazan, “ramad” kökünden türemiş olup, aşırı sıcaklık ve susuzluktan dolayı insanın içinin yanması demektir. Ayrıca güneşin kumlara ve taşlara vurması neticesinde meydana
gelen aşırı sıcaklıklar anlamında da kullanılmıştır. Ramazan ayının genelde böyle sıcak zamanlara denk gelişi ve oruçlu insanların sıcağın etkisinden duydukları susuzluktan dolayı da bu aya
Ramazan ayı adı verilmiştir. Ramazan ayı, Kameri takvim esasına göre 9. aydır. Ayların en hayırlısıdır ki onbir ayın sultanı olarak bilinir. O’nun böyle büyük olduğunu Rasulullah (sas)
Efendimiz’in şu mübarek sözünden anlıyoruz:
“Eğer siz, ramazanın kıymetini bilseydiniz, bütün senenin Ramazan olmasını isterdiniz.’’ Efendimiz (as)’ın bu mübarek sözünün anlamını, Ramazan ayının aramızdan
ayrılıp gitmesiyle yaşadığımız burukluğu kalbimizin derinliklerinden hissetmemizden ve onu özlediğimizden anlıyoruz. Ayrıca bizi kucaklayacağı günlerin yaklaşması ile heyecanlarımızın bir
kata daha artması da bize bu kanaatı veriyor. Çünkü Ramazan ayı, bizi yansıtıyor, bizi bize hatırlatıyor. Bir yıl boyunca oluşan bir takım hoş olmayan alışkınlıklardan, maddi ve menaevi
hastalıklardan Ramazan ayı bizleri arındırıyor; en önemlisi de bizi yaradanımızla halvete kavuşturuyor. İşte yine bütün bu güzellikleriyle bir kez daha bizi teşrif etmek üzere aramıza
geliyor. Öyleki eksik olmamıza rağmen gönüllerimiz, ruhlarımız, evlerimize, mahallelerimiz ve camilerimiz Ramazan ayının heyecanı ile dolup dolup taşıyor. Bizi sağlık, sıhhat ve afiyet
içerisinde Ramazan ayına kavuşturan ve “Oruç benim içindir, onun mükafatını da ancak ben veririm’’ buyuran, bir daha oruç tutmayı bize nasib eden, Yüce Rabbimize
hamdü senalar ederiz.
Evet! Ramazan ayı geldi, geliyor. Elbette yaşayan bir mü’min oruç ayı ramazana kavuşacaktır. Orç ayı Ramazan gelecektir. Bir mü’min için önemli olan bu ayın gelmesinden ziyade, acaba
müslümanlar olarak biz hazır mıyız? Bu mübarek ayın ve onda tutacağımız oruçların hakkını verebilecek miyiz? Kısacası on bir aylık yoldan gelen aziz misafirimizi ağırlama imkanı bulabilecek
miyiz? Şahıs şahıs hayatımızda, evlerimizde, mahallelerimizde, camilerimizde Ramazan ayına yakışır bir şekilde ağırlama imkanı bulabilecek miyiz? Bu soruların cevaplarını iyi vermeliyiz.
Onun için de Ramazan ayını iyi ihya etmeliyiz. Ramazan ayını ruhuna uygun olarak ihya edebilmek için ise, onun özelliklerini, taşımış olduğu mesajları ve dersleri kavramamız ve onlar
üzerinde tefekkür etmemiz gerekmektedir. Ramazan ayının en önemli hediyesi, İslam’ın şartlarını oluşturan dört büyük ibadetten birisi olan Oruç ibadetidir. Biz de dersimize oruç
ibadeti ile ilgili bazı şeyleri ifade ederek başlamak istiyoruz:
Önce bilmemiz gereken şey şudur ki, Ramazan orucunun farz oluşunu bize bildiren ayet-i kerime
‘’Ey iman edenler! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Ola ki sakınıp korunasınız.’’[i] şeklinde gelmiştir. Yani ayet-i kerimede belirlenen
muhatap kitle, iman edenlerdir. Çünkü Oruç gibi müstesna bir ibadeti ancak imanın tadını tatmış olanlar eda edebilirler. İmanın tadını tatmayı ise, Rasulullah (sas) Efendimiz şöyle ifade
buyurmuşlardır:
“Şu üç haslet hanginizde bulunursa, imanın tadını tatmış olur:
- Allah ve rasulünü her şeyden daha çok sevmek.
- Sevdiğini ancak Allah için sevmek.
- Ve Allah, kendisini kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi, ateşe atılmaktan nefret ettiği gibi nefret etmek.’’
İşte imanın tadını bize hissettiren Raamzan ayı ve onda yerine getirilen oruç ibadeti aslında bütün peygamberleri ve ümetlerini kapsayan bir ibadettir. Dolayısı ile Ramazan ayı, bize
geçmiş milletleri de hatırlatıyor ve Ramazan ayının ruhuna erememiş ve yozlaştırmış milletlerin durumuna düşmememizi hatırlatıyor. Bunu ayet-i kerimenin ’’Sizden öncekilere farz
kıldığı gibi size de farz kılındı’’ kısmından anlıyoruz. Bu ayet-i kerimenin bize verdiği mesajla Ramazan ayının bize getirdiği dersleri ve vermek isdediği ruhu özetlemeye çalışalım:
Şöyleki:
- Ramazan ayı, iman ayıdır. İslam‘ın adeta bir özetidir. Çünkü Ramazan ayında, iman var, Kur’an var, pratik olarak nasıl tutulacağını bizzat yaşayarak öğreten Allah’ın Rasulü (sas)
var. Genelde de İslam, bunlarla özetlenmekdedir.
- Ramazan ayı, Kur’an ayıdır. Yaradanın kullarına mesajı, dünya ve ahiret saadetinin rehberi, kurtuluş reçetesi ve O’nun(cc) ön gördüğü hayat nizamı olan Kur’anı Kerim, işte bu ayda
insanlığa hediye edilmiştir. Öyle bir hediye ki, Allah (cc) onu meleklerin en hayırlısı olan Cebrail(a.s) vasıtasıyla yeryüzünün en hayırlı şehri mekke-i mükerremeye, Mekkenin de en
hayırlı dağı nur dağına, onun da en heyırlı mağarası hira mağarasına, ayların en hayırlısı Ramazan ayında, onun da bin aydan hayırlı olan Kadir gecesinde, Peygamberlerin sonuncusu ve en
hayırlısı Hz.Muhammed Mustafa’ya, O’nunla da ümmetlerin en hayırlısı Muhammed ümmetine en hayırlı hadiye olarak göndermiştir: “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve
doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı
günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah'ı tazim
etmeniz, şükretmeniz içindir.”[ii] Öyle ise, Ramazan ayı ile birlikte birkez daha yaşam biçimimizi gözden geçirmeli, Kur’anla barışmalı, Yüce Rabbimiz (cc)’e verdiğimiz
kulluk sözümüzü pekiştirmeliyiz. Kur’an ayında, Kur’an’ı çok okumak ve onunla bütünleşmek zorundayız.
- Ramazan ayı: Muhasebe ayıdır. Bir yılın adeta finali ve özetidir. Onun için onbir ayın sultanı denilmiştir. Hem sevap bakımından, hem ibadet olarak, hem de ümmet ruhunun gelişmesi ve
yaşanması bakımından Müslümanlar, neredeyse onbir aya bedel bir kulluk icra ederler. Zira bin aydan hayırlı olan kadir gecesini içinde barındırması bu manayı ifade etmeye yeterlidir.
- Ramazan ayı, ümmetin ayıdır. Zira Peygamber Efendimiz (sas) çyle buyuruyor: “Receb Allah’ın, Şaban benim, Ramazan ayı ise ümmetimin ayıdır.” Çünkü ümmet bu ayda yaratıcının
huzurunda birleşiyor, daha çok dayanışma ve yardımlaşma içerisine girip bütünleşiyor. Böylece İslam kardeşliği perçinleşiyor. Müslümanlar, çevrelerinde bulunan kardeşleriyle
iftarlar yapıyor; Ramazan sohbetleri tertip ediliyor ve teravihlerle de yan yana, omuz omuza ve tek yürek ve tek saf halinde özlenen manevi atmosferi birlikte yaşıyorlar. Binlerce kilometre
uzakta yaşayan Müslümanlarla da adeta mesafeler aradan kalkıyor. Maddi ve manevi bağlarla İslam kardeşliği ruhu bir kez daha canlanıyor.
- Ramazan ayı tabi ki oruç ayıdır. Oruç ise, sadece imsak vaktinden iftar vaktine kadar aç ve susuz kalmaktan ibaret değildir. Oruç, bütün organların iştiraki ile tutulması gereken bir
ibadettir. Yukardaki ayet-i kerimede geçen “Taki korunasınız” ifadesi de işte bunun içindir. Yani, ellerin yanlış işler yapmasından, ayakların yanlış yerlere gitmesinden, dilin
gıybet, kötü söz, boş kelam ve kalp kırıcı ifadelerden ve orucun ruhuna ters düşecek şeylerden, gözlerin ve kulakların haramlardan korunması demektir. Oruçtan maksat da ancak böyle
hasıl olur.
- Ramazan ayı, disiplin, nefsi terbiye ve güzel ahlak ayıdır. Müslüman, hem kendi nefsine karşı, hem aile ferdlerine ve çevresine hem de gayri müslimlere karşı Ramazan farkıyla güzel
ahlak timsali olduğunu göstermelidir. Oruçlu müslüman, güzel ahlakla süslenir, nefsini dizginler, kişiliğini geliştirir, şahsiyetini güçlendirir ve karekterini güzelleştirir.
- Ramazan ayı, sabır ayıdır. Müslüman, Ramazanda hem nefsi arzularına karşı, hem haramlara karşı hem de çevresinden zuhur edecek olumsuzluklara karşı sabır ve dayanıklılığın en güzel
örneğini sergilerler. “Oruçlu iken size birisi sataşır veya kötü sözle muamelede bulunursa, ben oruçluyum deyiniz” buyuran Rasulullah (sas) Efendimiz, Ramazan ayının bir adının
da “sabır ayı” olduğunu haber vermiştir. Ayrıca “Oruç sabrın yarısıdır” buyurmakla da buna işaret etmiştir.
- Ramazan ayı, Rahmet, bereket, mağfiret ve ateşten kurtuluş ayıdır. Rasulullah(sas) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır: ’’Ramazanın, evveli rahmet, ortası mağfiret,
sonu da ateşten kurtuluştur.’’[iii] Bu kurtuluşun mükafatı ise, bir başka hadis-i şerifte şöyle müjdelenmiştir. “Şüphesiz ki Cennette bir kapı vardır, ona REYYAN
kapısı denir. Kıyamet gününde o kapıdan sadece oruçlular girer, onlardan başka hiçbir kimse o kapıdan giremez. Oruçlular o kapıdan içeri girince kapı kapanır ve başka hiç bir kimseye o
kapıdan girmeye müsaade edilmez.”[iv]
- Ramazan ayı, şeytanların bağlandığı, cehennem kapılarının kapandığı ve cennet kapılarının sonuna kadar açıldığı aydır. Cenab-ı Hakk’ın Şeytana ’’Şüphesiz kullarım üzerinde
senin bir hakimiyetin yoktur. Ancak azgınlardan sana uyanlar müstesna.“[v] buyurduğu aydır. İnsan, dünyada şeytan ve yardımcılarının tuzaklarına düşmeyip, dünyadaki varlık nedeni
olan kulluk vazifelerini yerine getirirse ve orucunu gayesine uygun olarak tutarsa, cennet ve cemalullah’la mükafatlanacaktır. Rasulullah (sas) Efendimiz şöyle
buyurmuşlardır: ’’Oruç tutan için iki sevinç vardır. Birisi, iftar ettiği zaman, ikincisi ise, Rabbi ile buluştuğunda.’’[vi]
- Ramazan ayı, Fitre ve Zekat ayıdır. Müslümanlar, öteden beri bu ayda yapılan amellerin sevabının diğer aylara nispetle kat kat fazla olduğunu bildikleri için, zekatlarını bu ayda
vermeyi tercih ederler. Ameller ise niyete göredir. Allah (cc) amellerini, tercihlerini ve niyetlerini mübarek eylesin. Bu vesile ile burada bir hatırlatma yapmayı uygun görüyoruz. O da
şudur: Allah (cc) kulları arasındaki sosyal dengeyi ve adaleti zekat ibadeti ile sağlamıştır. Zekattan maksadın gerektiği gibi hasıl olması için, nasıl ki namaz ibadeti cemaatle yirmiyedi
derece üstün oluyor; teravihlerimiz cemaatle olunca daha çok anlam kazanıyor ve Allah’ın rahmeti cemaat üzerinde oluyorsa, zekat ibadeti de cemaat halinde yapıldığı zaman daha çok anlam
kazanıyor, gayeye daha uygun oluyor. Daha çok hizmete vesile oluyor ve maksad daha iyi hasıl oluyor. Onun için de cemaat olarak zekatlarımızı ve fitrelerimizi, öyle tek tek ve bir çoğu zaman
hikmetlerine uygun olmayan yerlere sarfetme yerine Teşkilatımız bünyesinde oluşmuş bulunan Fitre ve Zekat Fonumuza vermeli ve hikmete daha uygun bir şekilde zekat ve fitreye ihtiyacı olan
yerlere ulaştırılmasına imkan hazırlamalıyız. Ayrıca Fitre ibadetimiz, bir bakıma “baş” vergisi olduğu için sağlığımızın daha doğrusu insan olarak yaradılışımızın bir şükrüdür.
- Ramazan ayı, İslam’ın ilan edildiği aydır. Hiradan doğan İslam güneşinin yeryüzüne yayılmaya ve bütün insanlığı kapladığı aydır. Peygamberler silsilesinin son halkası oluşunun,
semavi dinlerin İslam’da tekamüle erişinin ve Allah’ın kulları için seçtiği son din oluşunun ilan edildiği aydır. Öyle ise, İslam’a ve müslümanlara yönelik yapılan haksız itham ve
saldırılara karşı, İslam’ın insanlığa getirdiği, Hak, adalet, özgürlük mesajını ve insanlığın özlediği ve susadığı, herkes için geçerli olan evrensel insan hakları beyannamesini bir
kez daha duyurmak ve göstermek gerekir.
- Ramazan ayı, umre ayıdır. Ramazanda yapılan umrenin sevap ve mükafaatı büyüktür. Bazı rivayetlerde, Ramazanda yapılan umreye Hac sevabı verilir denmiştir. Bir Hadis
Şerifte: “İki umre kendi aralarında işlenen günahlara kefarettir. Mebrur olan hac için ise, ancak cennet vardır.’’[vii] buyurulur iken, bir başka hadis-i
şerifte: “Muhakkak, ramazanda bir umre bir hacca denktir.’’[viii] buyurulmuştur.
- Ramazan ayı, dua ayıdır. Allah(cc), ’’Dua edin kabul edeyim .’’buyuruyor. Duanın zamanı ve mekanı olmaz. Müslüman, her yerde ve her zaman Allah (cc)’a dua etmekle yükümlüdür.
Ancak duaların kabule en şayan olduğu zamanlardan birisi de Ramazan ayıdır. Dolayısıyla bu ayı iyi değerlendirip, hem nefislerimizin, hem de nesillerimizin ıslahı ve kurtuluşu için dualar
etmeliyiz. Geçmişlerimize hem dualar edelim, hem de salih ameller işleyerek sevabını ruhlarına bağışlamak suretiyle vefa bocumuzu ödeyelim. Esenlik bekleyen dünya Müslümanlarına hem
kalbi, hem kavli ve hem de fiili dualarımızı gönderelim. Çünkü Peygamber Efendimiz (sas), ’’Dua ibadetin ta kendisidir.’’[ix]; bir başka rivayette ise,
“Dua ibadetin beynidir.’’[x] buyuruyor. Evet! Dünya Müslümanlarının bu gün duaya ihtiyaçları, her zamankinden daha az değildir. Duaların reddedilmediği uygun zamanlardan
birisi de Ramazan ayında oruç tutan müminin iftarda yapacağı duadır ki, Hz.Peygamber (sas) şöyle buyurmuşlardır: ’’Muhakkak,oruç tutanın iftar anında yaptığı dua
reddedilmez.’’[xi]
- Ramazan ayı, Kadir gecesi ayıdır. Allah (cc), bu gece hakkında: ’’Bin aydan hayırlıdır.’’[xii] buyurmuştur. Yapılan ibadetler, ameller, dualar, iyilikler bin
ile değil bin ay ile çarpılır. Amellerde ihlas ve samimiyete göre daha da artırılır. İşte bunun içindir ki, bu geceyi cemaat olarak dünya mazlum ve madurlarının dertlerine ortak olarak
geçirmeyi uygun görüyoruz. Çünkü Allah’ın rızasını en çok celbeden amel, mazlum ve madur kullarını memnun eden davranış ve güzelliklerdir. Onların bizim uzatacağımız kardeşlik ve
yardım elimize, bizim de Avrupada yaşayan, nefisleri ve nesilleri tehlikede bulunan Müslümanlar olarak onların duasına şiddetle ihtiyacımız vardır.
- Ramazan ayı, itikaf ayıdır. Hz.Aişe (ra)’nın rivayet ettiği Hadis-i Şerife göre: “Hz.Peygamber (sas) Medine’ye geldikten sonra vefatına kadar Ramazanın son on gününde
itikaf’a girerdi.’’[xiii] Bu büyük sünneti, on gün olmasa da bir gün de olsa, hatta birkaç saat de olsa işlemekte çok büyük sevaplar vardır. Çünkü itikaf, Allah (cc)’la
baş başa kalmanın izzetini ve manasını yaşamanın en güzel şekillerinden biridir.
- Ramazan ayı, aynı zamanda bir doktordur. Vücutlarda biriken bir yıllık hastalık ve kirlerden arındıran, modern tıbbın veremediği bir çok faydaları veren ve insan sağlığını dengeleyen
eşsiz bir tedavi ayıdır. Rasulullah (sas), bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır: “Oruç tutun sıhhat bulun.’’[xiv]
- Ramazan ayı, inançtır, fikirdir, zihniyettir ve bir medeniyettir. Çünkü oruç, bir aylık oruç tutmaktan daha ötede bir anlayış veriyor. O da insanoğlunun bir hayat boyunca dünyanın
aldatıcılığına, şeytan ve yardımcılarının kuşatmalarına, bütün kötülere ve kötüklere karşı korunma; yani oruç tutma anlayışına ve zihniyetine sahip olması demektir. İşte Hasan
el-Basri Hazretleri, Ömer b.Abdulaziz’e yaptığı nasihatların birisinde şöyle diyordu: ‘’Ey Müminlerin Emiri! Dünyanın lezzetlerine ve aldatıcılığına karşı öyle bir oruç tut
ki, iftarın ölüm olsun.’’ İşte bu bir medeniyettir. Bir hayat boyu oruç kültürü bu günün insanlarında olsaydı, insanlar birbirlerinin kanına, malına, ırzına, toprağına
veya inancına tecavüz edermiydi?
- Ramazan ayı, İslam’ın doğuşundan itibaren hak ve batılın fiili olarak ilk defa karşı karşıya geldiği ve Hakkın batılı yendiği Bedir ayıdır. Henüz daha ilk Ramazan orucunu tutuyordu
Müslümanlar ve ilk Ramazan ayının onyedinci günüydü. Ve bu galibiyet oraya mahsus ve orada kalmış bir galibiyet değildir elbette. Zira Hz.Peygamber (sas), “Hak daima
üstündür ve ondan hiçbir şey üstün olamaz’’ buyurmuşlardır. Dolayısıyla siz inanıyor ve hakkın safında yer alıyorsanız, siz galip ve üstünsünüz.
- Ramazan ayı, galipken bile af ve bağışlama ayıdır. Allah (cc)’ın Feth-i mubin adını verdiği Mekkenin fethi, hicretin sekizinci yılında ve Ramazan ayının ilk on gününün sonlarında
gerçekleşmiştir. Bu fetihle sadece Mekkenin fethi değil, aynı zamanda kalplerin de fethi gerçekleşmiştir. Çünkü Rasulullah (sas) Efendimiz, kendisini haksız ve zalimce yerinden ve
yurdundan çıkaran Mekkelileri bağışlamış ve affetmişti. Batılı ilim adamlarını bile hayrete düşüren bu hoşgörü ve bağışlama örneği, aynı zamanda eşsiz İslam medeniyetininin
temelini oluşturuyordu. Çünkü bu medeniyette hem dünya, hem de ahiret saadeti vardı. Çünkü o medeniyetin adı saadet medeniyeti idi.
- Evet Ramazan ayı, eğitim seviyesi gayet yüksek bir okuldur. Bu okulun mezunlarına hidayet diplaması verilir. Çünkü Ramazanı Allah (cc) “Bütün insanlar için
hidayettir.’’[xv] diye ilan buyurmuştur. Hidayetin en belirgin alameti ise, oruç ayetinde görüldüğü gibi imandır. Hidayetin neticesi ise, Hakkı batıldan ayırmaktır. Hakkı
batıldan ayırmanın özellikleri ise, iyiyi kötüden, hayrı şerden, güzeli çirkinden, doğruyu yanlıştan ve faydalıyı zararlıdan ayırma kabiliyetine, ferasetine ve dirayetine ermektir. Bu
okulun sahibi bizzat Allah(cc)dır; adını da Ramazan koymuştur. Baş muallimi Hz.Muhammed Mustafadır. Sınıfları camilerdir. Ders müfredatı Kur’an ve Sünnettir. Ve bütün güzellikleri ve
hikmetleriyle bir kez daha teşrif etmiş bizleri şereflendirmiş ve onurlandırmıştır. Ehlen ve sehlen ya şehri Ramazan. Hoş geldin ey şehri Ramazan!.
Bu sene ve bundan sonraki bir kaç sene oruç ayı olan Ramazan ayımız, kuzey yarım kürede yaşayan müslümanlar için hem sıcak hem de uzun aylara denk gelmektedir. Ayrıca batı Avrupada
yaşayan biz müslümanlar için ise iş ve okul tatillerine tevafuk etmektedir. Öyle olunca “Amellerin hayırlısı çok zahmet çekilerek yapılanıdır” hadis-i şerifinde de işaret
edildiği veçhile ağır bir imtihan mevsimine giriyoruz. Şayet oruçlarımızı tutarsak, teravihlerimizi kılarsak, fitre ve zekatlarımızı eda edersek ne büyük ecir ve mükafatlara nail
olacağımızı da unutmamamız gerekmektedir. Çoluk çocuk demeden ailecek camilere koşmamız, camilerimizin lahuti havasında saf saf Rabbimizin huzurunda durmamız, iftar sofralarında cemaat
olmanın şuuruna ermemiz, zekat ve fitrelerimizi tek elde toplayarak dünya müslümanlarının mazlum ve mağdurlarına el atmamız, onlara yardımlarımızı ulaştırmamız, hep bu günlerde mümkün
olacak ve bizi bir cemaat haline getirecektir. Öyle ise basit mazeretler bularak, nefsimizin oyununa gelmeyelim, şeytanın oyuncağı olmayalım...
Konumuzu şu Hadis-i Şerifle bitirelim:
’’Doğrusu oruçla Kur’an, kıyamet gününde kul için şefaatçı olurlar. Oruç derki: Ey Rabbim! Ben bu kulunu yemek ve şehvetten alıkoydum, onun için şefaat etmeme izin
ver. Kur’an da der ki: Ben bu kulunu geceleri uykudan alıkoydum, onun için şefaat etmeme izin ver. Rasulullah (sas), devamla buyurdu ki: Oruçla Kur’an işte böyle şefaat
ederler.’’[xvi] Yüce Rabbimiz(cc) Kur’anın, Rasulünün ve orucun şefaatlarına cümlemizi mazhar kılsın inşaallah.
Alınacak Dersler:
- Ramazan ayı, iman ayıdır. İslam‘ın adeta bir özetidir.
- Ramazan ayı, Kur’an ayıdır.
- Ramazan ayı: Muhasebe ayıdır.
- Ramazan ayı, disiplin, nefsi terbiye ve güzel ahlak ayıdır.
- Ramazan ayı, Rahmet, bereket, mağfiret ve ateşten kurtuluş ayıdır.
- Ramazan ayı, dua ayıdır.
- Ramazan ayı, Kadir gecesi ve itikaf ayıdır.
[i] Bakara suresi ayet:183
[ii] Bakara Suresi, 2:185
[iii] Hadis’i Şerif’i Selman’ı Farisi rivayet etmiştir.
[iv] Buhari-Müslim-Tirmizi ve Nesa’i
[v] Hicr suresi ayet:42.
[vi] Buhari ve Müslim.
[vii] Buhari ve Müslim
[viii] Buhari ve Müslim
[ix] Tirmizi-Ebu Davud-İbni Maceh-Nesa’i
[x] Tirmizi
[xi] İbni Maceh.
[xii] Kadr suresi ayet:3
[xiii] Buhari-Müslim-Tirmizi ve İbni Maceh
[xiv] Tabarani,Ebu Hüreyrede rivayet etmiştir.
[xv] Bakara suresi ayet:185.
[xvi] Ahmed b.Hanbel-Beyhaki ve Tabarani rivayet ettiler.